27 Şubat 2010 Cumartesi

Hazine Bonolari, Fonlar ve Emlak

Risk Yönetimi, Alternatif Yatırım Araçları üzerine yazdığım ilk yazıdan devam ediyorum.

Bu yazıda Hazine bonoları, Likit fonlar, Fonlar doviz ve emlak konularında fikirlerimi paylaşacağım.

Hazine Bonoları, Devlet Tahvilleri

Hazine bonosu ve devlet tahvili ne demektir aralarında ne fark vardır bilmiyorsanız bu linki takip ederek bu konuda bilgi edinebilirsiniz.

Turkiyede uzun yıllar devam eden krizler ve ülke ekonomisinin batma riski 1990'dan 2000'e kadar devam eden dönemde hazine bonosu yatırımcılarını adeta zengin etti. Zira bu dönemde hazine bonolarının yıllık birleşik getirisi reel olarak 20%'ye kadar ulaşmıştı ve bu dönemde 100 TLlik hazine bonosu alıp elinde tutan bir yatırımcı 10 yılda %515 getiriyle enflasyondan arındırılmış olarak 615 TLlik mal varlıgına sahip oluyordu. 2008'de yaşanan büyük ekonomik krize kadar bu karlar devam etse de Türkiyenin global krizde göstermiş olduğu güçlü performans ülke riski katsayısını ciddi anlamda düşürdü ve günümüzde TÜFE'ye endeksli tahvillerde reel faiz 3% gibi çok düşük seviyelere kadar indi. Yani günümüzde hazine bonosuna yatırım yapmak çok da anlamlı değil. Her şeye rağmen özellikle faizlerin yükseldiği dönemlerde ana parayı ve faiz getirisini reel olarak koruyan TÜFE'ye endeksli tahvillere yatırım yapmayı düşünüyorum. Fakat şu an için 3% gibi düşük bir oran hiç cazip gelmiyor.

Fonlar, Likit Fonlar
Fonlar arasında sadece düşük yönetim ücreti alan borsa endeks fonlarını yatırım yapılabilir buluyorum. Diğer fonlar yüksek yönetim ücreti alıyorlar ve reel getirilerin çok düşük olduğu günümüzde hiç bir cazibe sunmuyorlar. Bankaların fonlarda yaptığı değişik türev uygulamalarını yanıltıcı olarak buluyorum. Eğer fon alacaksanız mutlaka yönetim ücretine ve komisyonlarına bakın. Likit fonlar ise adından anlaşıldığı üzere her zaman zarar etmeden bozdurma avantajı sunarlar, bu avantaj hem fonu yöneten kuruma senelik 2,5% 3% gibi yüksek miktarda komisyon ödememize neden olur hem de fonun yatırım yaptığı enstrümanlar gayet düşük reel getirilere sahiptir. Bu fonlarla bırakın reel kazancı reel kayba uğramamak başarıdır. Ben likit fona yalnızca paramın hemen bozdurmayı düşündüğüm kısmını sadece repodan bir miktar daha yüksek getiri sağladığı için yatırıyorum. Yatırım yaptığım zamanlarda en fazla 2 hafta içinde bozdurmaya gayet ediyorum.


Emlak

Günümüzde ülkemizde hem nüfus artış hızı hem de kentleşme oldukca yavaşlamış durumda. Kentleşmenin yavaşlaması şehirlerdeki hızlı büyümeyi durdurmakta, konut sayısının artış hızının azalması ise emlaktaki fiyat artışını durdurmakta. Evlerimizin eskimesi sonucu oluşan amortisman miktarları evin arsa değerindeki artıştan daha yüksek olduğu zamanlarda evin değerinde düşüş gerçekleşecektir. Özellikle TOKİnin sağladığı emlak arzının talebi ciddi miktarda karşıladığını düşünüyorum. Bütün bu nedenlerle de emlak fiyatlarında gelecekde eskiden yaşadığımız gibi ciddi artışlar görmeyeceğimizi tahmin ediyorum. Bu nedenle uzun süre oturmayı planladığım bir ev dışında emlak yatırımını pek de anlamlı bulmuyorum.



Risk Yönetimi, Alternatif Yatırım Araçları

21 Şubat 2010 Pazar

Risk Yönetimi, Alternatif Yatırım Araçları

Günümüzde çoğu insan birikimlerini nereye yatıracağını bilmemektedir. Çoğu zaman güvenli yatırım aracı diye seçilen yatırım enstrümanları hem farkında olmadan portföylerde yüksek risk oranlarına hem de maddi kayıplara yol açabilmektedir.

İki bölümden oluşacak bu yazımda ayrı ayrı değişik yatırım araçları hakkındaki fikirlerimi ve ideal portföy için düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.


Altın


Altın yatırım araçları içinde en güvenli olarak bilinen yatırım aracıdır. Eğer ülkeniz işgale uğramışsa siz de elinize taşıyabileceğiniz kadar eşya alarak göç etmek zorundaysanız ve de ekonomik sistem çökmüşse gerçekten de altın en iyi yatırım aracı düşüncesi doğru olabilir. Fakat altının tarihsel fiyat değişimine baktığımızda uzun vadede bırakın kazancı reel kayba yol açtığı görülmektedir. Burada önemli nokta Dünyanın en büyük ekonomisine sahip Amerikada bile enflasyonun olduğunu bilmek ve geçmişteki altın fiyatlarına bakarken enflasyonu da hesaba katmaktır. Dönemsel olarak pozitif getirileri olabilir ama uzun vadede gerek Dünyadaki nüfus artış hızının giderek yavaşlaması, gerek yeni bulunan altın rezervleri ve maden işletmelerinin her yıl piyasaya sürdüğü tonlarca altın gerekse çeşitlenen yatırım enstrümanları nedeniyle altına olan ilgilin giderek azalması, son olarak ise merkez bankalarının altın rezervlerini artırmak yerine azaltması nedenleriyle altının fiyatının uzun vadede gelecekte de düşeceğini düşünüyorum. Küçük yatırımcı olarak altının dönemsel yükselmelerini de yakalayamayacağımızı düşünmem nedeniyle altına yatırımı düşünmüyorum.

Borsa

Borsa farklı sektörlerden çok sayıda şirkete yatırım yapabilme şansı sunduğu için en ideal bulduğum yatırım aracıdır. Borsanın avantajları istatistiklere göre Amerikada en çok kazandırmış yatırım aracı olması, çıkmak istediğiniz zaman hisselerin satışının çok kolay oluşu, bazı hisselerin yıllık temettü gelir fırsatı sunuşu, paranızın az olmasına rağmen büyük şirketlere yatırım yapabilme şansı sunmasıdır. Türkiye için geçmişte özellikle 1990-2000 arası dönemde en çok kazandıran yatırım aracı hazine tahvilleri olsa da borsanın gelecekte en çok kazandıran yatırım aracı olacağını düşünüyorum.

Fakat borsaya yatırım için kısa süreli yüksek dalgalanmalara hazırlıklı olmak; portföyün tamamını borsaya gömmekten kaçınmak; yavaş ama istikrarlı hareketlerde bulunmak gerektiği fikrindeyim.

Genel portföy dağılımı ve diğer yatırım araçları hakkındaki düşüncelerimi bir sonraki yazıma bırakıyorum.

20 Şubat 2010 Cumartesi

Borsada Hisse Senetlerini ne zaman almalıyız? Elimizde ne kadar Tutmalıyız?

İyi bir yatırımcı, yatırımlarını yönetmek için ayırabileceği zamanı ve yatırımlarının getirileri için kısa ve uzun vadeli beklentilerini tartarak en uygun stratejiyi belirler. Borsada hisse senetlerini ne zaman alacağını belirlediği bu strateji ile bilir.

Benim amacım kısa vadeli oynaklıklara açık olarak uzun vadeli getirimi maksimize etmektir. Bunu yaparken hisse senetlerinde marketi yenecek tahminler yapamayacağımı düşündüğüm için farklı sektörlerden çok sayıda hisse senedini, sektörlerin büyüklüklerini dikkate alarak, portfoyüme eklerim ve aldığım hisse senetlerini acil ihtiyacım olduğu zamanlar dışında satmayı düşünmem. Bu yüzden benim için hisse senedi almak ev almak gibidir.

Blog okuyucularına tavsiyem hiç kimsenin bilmediği bilgilere sahip değillerse hisse senedi alım satımıyla piyasayı yenebileceklerini düşünmemeleridir. Çünkü piyasayı yenmeniz için siz kazanırken birilerinin kaybetmesi gerekmektedir. Eğer bu işin eğitimini almamışsanız, yıllarınızı bu işe profesyonel olarak vermemişseniz yada büyük bir fonu yönetecek kadar derin bir tecrübeye sahip değilseniz piyasadaki küçük ve kolay lokma olan yatırımcı grubuna girdiğinizi bilerek buna göre hareket etmelisiniz.

Gazetelerde ekonomi köşelerinde, çeşitli şirketlerin yatırım bültenlerinde, ve de televizyonlarda yer alan uzman yatırımcıların yorumlarında sürekli "yatırım için uygun zaman budur", "şu hisse senetlerine yatırım yapabilirsiniz" vb. tavsiyelere rastlarız. Fakat ben bu tür duyumların en son biz küçük yatırımcıların kulağına geldiğine inanırım. Her ne kadar her şeyden haberdar olmaya çalışsam da yatırım kararlarımı bu şekilde basından öğrendiğim düşüncelerle değil kendi stratejilerimle almaya çalışırım.

Benim için borsaya girmek için uygun zaman portföyümde hiç hisse senedi olmadığı zamandır. Daha çok alım yapmak için ise borsa endeksinin alım yaptığım seviyelerden daha aşağıya düşmesi ya da yatırım portföyüme sonradan eklediğim kazançlarla portföyümün büyüklüğünün artması gerekmektedir. Borsa ne kadar düşerse borsaya ek yatırım yapmak, borsa son 10 yılın dibinde gezinse bile portföyümün 70% den fazlasını borsada bulundurmamak portföyümde uyguladığım temel kurallardır.

Yemek yerken ilk kaşıktan aldığımız lezzeti sonsuza kadar alacağımızı düşünüp mide spazmı geçirmek pahasına tıka basa yemek yemek ne kadar yanlışsa hiç yemek yememek de doğru değildir.

Varlık Fiyatlama Modelleri Ne Kadar Etkin?

Genç bir sporcu olduğunuzu düşünelim. Hasta olduğunuzda ya da sakatlandığınızda performansınız  düşebilir fakat kendinizi toparlamanız da ge...