3 Şubat 2023 Cuma

Fiyat Kazanç (F/K) Oranı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Bu yazıda F/K oranının ne demek olduğunu, nasıl hesaplandığını, neden önemli olduğunu ve yorumlarken nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatacağım.

Fiyat Kazanç Oranı Nasıl Hesaplanır?

F/K oranı (Fiyat-Kazanç oranı), bir şirketin hisse senedi fiyatını kazançlarına göre değerlendirmek için yaygın olarak kullanılan bir finansal ölçüttür. Bir şirketin cari hisse senedi fiyatının hisse başına kazanca (HBK) bölünmesiyle hesaplanır. Bir diğer basit ölçüm yolu da şirketin piyasa değerinin son bir yıldaki net kârına bölünmesidir. Kâr değerleri olarak ana ortaklık paylarına düşen kârın kullanılması önem arz etmektedir. Şirketlerin finansallarında ana ortaklık payına düşen kâr ayrıca gösterilir.

F/K Oranı = Piyasa Değeri / Şirketin Son Dört Çeyrekte Elde Ettiği Kârın Toplamı

F/K Oranı Ne Anlama Gelir?

F/K oranı, bir şirketin değerinin bir tahminini sağlar ve yatırımcıların bir hisse senedinin aşırı değerli mi yoksa düşük değerli mi olduğunu belirlemesine yardımcı olur. Yüksek bir F/K oranı, yatırımcıların bir birim kazanç için ne kadar prim ödemeye istekli olduklarını gösterir ve yüksek büyüme beklentilerinin bir işareti olabilir. Öte yandan, düşük bir F/K oranı, yatırımcıların her bir kazanç birimi için fazla para ödemeye istekli olmadıklarını ve daha düşük büyüme beklentilerini veya daha temkinli bir görünümü işaret ediyor olabilir. F/K oranı, farklı sektörler arasında ve hatta aynı sektördeki farklı şirketler arasında büyük farklılıklar gösterebilir. F/K oranının göreceli bir ölçü olduğunu ve bağlam içinde değerlendirilmesi gerektiğini not etmek önemlidir. Örneğin, yüksek F/K oranına sahip bir şirket, emsallerinden çok daha yüksek bir büyüme hızına sahipse yine de değerinin altında kabul edilebilir. Tersine, düşük F/K oranına sahip bir şirket, emsallerinden çok daha düşük bir büyüme oranına sahipse aşırı değerli olarak kabul edilebilir. Dikkate alınması gereken bir diğer faktör, F/K oranının hesaplanmasında kullanılan hisse başına kazanç (HBK) rakamıdır. Bir şirketin değişken kazanç geçmişi varsa, daha doğru bir F/K oranı elde etmek için son birkaç yılın ortalama kazançları gibi daha düzleştirilmiş bir kâr rakamı kullanmak gerekli olabilir. Ek olarak, bir şirketin F/K oranını değerlendirirken yaşam döngüsünün aşamasını dikkate almak önemlidir. Örneğin, hiçbir kazancı olmayan ve yüksek F/K oranına sahip yeni kurulmuş bir şirket nadir değildir ve yüksek büyüme potansiyelinin bir işareti olarak görülebilir. Öte yandan, düşük kazanç artışına ve yüksek F/K oranına sahip olgun bir şirket aşırı değerli olarak görülebilir. Diğer yandan stokların ve duran varlıkların değerlenmesi, enflasyon nedenli finans şirketlerinin öz kaynaklarında artış, döviz kurlarındaki artış ve bu gibi bazı kalemler şirketlerin finansalları altında kâr rakamını olduğundan yüksek gösterebilir. Bu da haliyle F/K oranının düşmesine neden olmakla birlikte ucuzluğa işaret etmeyebilir.

Sonuç olarak, F/K oranı, bir şirketin hisse senedi fiyatını ve büyüme beklentilerini değerlendirmek için yararlı bir finansal ölçüttür. Bununla birlikte, bu yalnızca bir bilgi parçasıdır ve bir şirketin mali durumu hakkında daha kapsamlı bir görüş elde etmek için gelir artışı, kârlılık ve borç seviyeleri gibi diğer mali ölçütlerle birlikte kullanılmalıdır.


F/K Oranı Değerlendirilirken Nelere Dikkat Edilmelidir?

1- F/K oranı değerlendirilirken ilk olarak kâr rakamının ne kadar güvenilir olduğu anlaşılmalıdır. Örneğin marjlarda konjonktürle ilgili bir yükselme söz konusu olabilir. Eğer marjlardaki artış sürdürülebilir değilse gelecekte kâr rakamları da düşecektir. Unutulmamalıdır ki yatırımcılar her zaman geleceğe odaklanmalıdır. Marjlar ekonomide dönemsel hızlı büyüme, emtia fiyatlarındaki ani artış, enflasyon, arz tarafında geçici sıkıntılar, döviz kurlarındaki artış ya da azalış gibi nedenlerle yükselmiş olabilir. Bu yüzden kârın ne ölçüde güvenilir olduğu ve serbest nakit akış ya da reel büyüme üretme becerisi anlaşılmalıdır. Daha sonrasında düzeltilmiş ve sürdürülebilir kâr rakamlarıyla F/K oranı hesaplamak daha güvenli olacaktır.

2- F/K oranının diğer rakiplere kıyasla konumu. Aynı sektörde iş yapan, benzer iş modellerine sahip, birbiriyle rekabet eden firmaların F/K oranlarını kıyaslamak hangi şirketin daha ucuz olduğunu anlama noktasında bize yardım edebilir. Bu yüzden doğrudan şirketin F/K oranına bakmak yerine benzer şirketlere kıyasla ne durumda olduğunu anlamaya çalışırız. Tabi burada bütün şirketlerin risk seviyelerinin, büyüme trendlerinin, yatırım planlarının ve sermaye yapılarının da farklı olduğu unutulmamalıdır. Bu yüzden F/K oranı düşüklüğü tek başına bir değerleme ölçüsü olamaz ancak diğer faktörlerle birlikte değerlendirildiğinde anlam kazanır.

3- Şirketin reel büyüme beklentileri. Eğer bir şirket reel olarak büyüme becerisine sahipse üstelik bunu düşük finansman kullanarak yapabiliyorsa bu tarzdaki şirketlerin daha yüksek F/K oranına sahip olması doğal karşılanmalıdır.

4- Finansal kaldıraç, risk ve belirsizlikler. Bazı şirketlerin hiç finansal borcu yokken bazı şirketler yüksek finansal borca sahip olabilir. Diğer yandan bazı şirketlerin faaliyet gösterdikleri sektörlerde talep durağanken bazı sektörlerde çok daha dinamik olabilir. Bazı sektörlerde iş yapış şekilleri, kullanılan teknoloji hızla değişmekte ve pazara sürekli yeni oyuncular girmektedir. Bu yüzden belirsizliklerin ve rekabetin daha sınırlı olduğu sektörlerde faaliyet gösteren ve rakiplerinin ulaşamayacağı özel rekabet avantajlarına sahip şirketlerin F/K oranları da daha yüksek olacaktır. Finansal kaldıraç derecesi, riskler ve belirsizlikler arttıkça F/K oranı düşecektir.

5- Şirketin F/K oranının geçmiş yıllardaki gelişimi. Piyasa şartları sürekli değişkendir ve aynı varlıklar farklı piyasa şartlarında farklı şekilde fiyatlanabilirler. Örneğin altının dolar cinsinden değerinin dönem dönem düştüğünü dönem dönem ise yükseldiğini görmekteyiz. Bu piyasadaki likiditenin de fiyatlar üzerindeki belirleyiciliğinin somut bir örneğidir. Bu yüzden aynı kâr elde etme becerisine sahip şirketler farklı dönemlerde farklı seviyelerde fiyatlanabilir. Biz de yatırım yaparken yatırım yaptığımız şirketin özellikle 2019 yılındaki gibi parasal sıkışmanın olduğu dönemlerde ne ölçüde fiyatlandığının kontrol ederek mevcut fiyatlamanın ne kadar pahalı ya da ucuz olduğunu anlamaya çalışabiliriz. Tabii burada önemli noktalardan biri olarak sadece piyasa şartları değil aynı zamanda şirketlerin uzun dönemli beklentileri de değişkendir ve sadece geçmiş F/K oranına göre ıskontoya bakarak derecelendirme yapmak hatalı sonuçlar verebilir.


Borsa ve yatırım hakkında kendinizi geliştirmek istiyorsanız kitaplarım ve eğitimlerime aşağıdaki linklerden erişebilirsiniz:

Kitaplarım
Eğitimlerim

7 Şubat 2021 Pazar

Hisse Senedi Yatırımlarında Zamanlama Yapmak

Genelde bir hisseyi tepede satmak, dipte almaktan çok daha zordur. Hem alım hem satım sırasında güvenlik marjı uygulamak makul olacaktır. Çünkü çoğu zaman şirketle ilgili iyi haberlerden en son normal yatırımcıların haberi olur. Bu nedenle de şirket hedef değerimizi aşmış olsa bile bizim bilmediğimiz bir gelişmeyi fiyatlıyor olabilir. Ayrıca her yatırımcı değerlemede hata yapabilir. Bu yüzden çok daha yükselme potansiyeli olan bir hisseyi yanlış değer biçerek satma riskimiz olacaktır.

Diğer yandan borsada yaklaşık 400 şirket bulunmasına rağmen, gelecek 20, 30 yılda varlığını sürdüreceğini düşündüğümüz şirket sayısı çok daha azdır. Kurumsal bir yönetime sahip olma, sağlıklı bir sermaye yapısına sahip olma, uzun yıllar boyunca devam edecek önemli rekabet avantajlarına sahip olma gibi şartları da eklersek yatırım yapabileceğimiz hisse sayısı oldukça azalır. Bu az sayıda şirketi de eğer satarsak ve daha sonrasında bize alım fırsatı vermezse fırsat maliyeti çok daha ağır olabilir. Bu yüzden gelecek ile ilgili beklentilerimiz değişmediği sürece fiyatlar çok aşırı yükselse de pozisyon korumak mantıklı olacaktır. Bazen bariz spekülasyona uğradığını anladığımızda bile satmamak doğru olabilir. Fakat değerlememiz 10 TL, hisse 30 TL olmuşsa belki yarısını satmayı düşünebiliriz. Bu tamamen yatırımcının kendi tercihlerine göre karar verilebilecek bir konu.

Unutmayın borsada elde edilecek en sağlıklı ve güzel kâr şirketin fiyatının yükselmesiyle değil, yıllar geçtikçe şirketin büyümesi ve karını zamanla bizimle paylaşmasıyla olur. Bunun içinde kritik unsur al sat yapmaktan ziyade doğru şirketleri yıllarca elimizde tutmaya devam etmemizdir.

Piyasayı zamanlamak çok zordur. Bu iddia da bulunan çok kişi var ama gerçekten bu beceriye sahip olsalardı bizden çok ama çok daha fazla kazanırlardı ve parayı koyacak yer bulamazlardı. Fakat böyle bir şey yok. Uzun vadeli yatırımda bazen yükseldikten sonra ciddi düşüş yaşayan hisseler de olabiliyor ama dediğim gibi zamanlama yapmak çok zor. Çeşitlendirilmiş, güçlü şirketlerden oluşan bir portföye, düzenli aralıklarla yatırım yapmak, sürekli kenarda yedek nakit bulundurmak ve bu sayede ekonomik krizlerde alım miktarını artırmak ve aldıktan sonra da çok sabırlı olmak benim tecrübeme göre en iyi strateji.


18 Haziran 2019 Salı

Borsadaki Başarılı Yatırımcıların 6 Önemli Özelliği

Günümüzde Türkiye'de borsada yaklaşık 300 bin yatırımcı olduğu biliniyor. Bu yatırımcıların bir kısmı uzun vadeli al tut şeklinde yatırım yaparken bazıları daha fazla kazanabilmek için daha çok vakit ayırmakta ve kısa vadeli stratejiler izlemekte. Bu yazımızda kısa ve orta vadeli yatırım stratejileri izleyen borsa yatırımcılarını başarılı kılan 6 önemli özelliği anlatacağız.

1- Finansal Muhakeme Becerisi

Bazıları finanstaki ve ekonomideki temel ilişkileri onlarca kez okuduğu halde anlayamazken bazıları doğuştan anlama becerisi ile yaratılmıştır. Bu beceri, iyi yatırımcıları çoğunluğun düştüğü hatalardan koruduğu gibi onların çoğunluğun göremediği ve algılayamadığı ilişkileri yakalamalarına yardımcı olur.

2- Araştırmacılık

İyi bir yatırımcı ülke ekonomisini, yatırım yapacağı şirketleri ve rakipleri üşenmeden derinlemesine analiz eder ve ulaşabildiği bütün kaynakları kontrol eder. Ufak üşengeçlikler pahalı sonuçlar doğurur.


3- Tecrübe

Yatırımcılar büyük yatırım gurularının hayatlarını defalarca okusa, bir çok ülke endeksini, hisse verilerini ve geçmiş haberleri derinlemesine analiz etse bile bu alandaki hiçbir çalışma tecrübenin yerini doldurmamaktadır. Yaşanmış tecrübeler ve alınan dersler iyi bir yatırımcı olmak için büyük önem arzeder.

4- Soğuk kanlılık 

Bir yatırımcıyı; yatırımlarından elde ettiği kazançlar  çok mutlu, kayıplar ise çok mutsuz ediyorsa, bu durum onun yanlış karar vermesine, sabırsız davranmasına yol açabilir. İyi yatırımcılar bütün senaryolara hazırlıklı olduğu gibi mantıklı düşünme becerisini hiçbir koşulda kaybetmezler. Bu yüzden hiç bir olasılık onlar için sürpriz değildir, önceden hazırladıkları aksiyon planı onların karda da güneşli havada da etkin performans göstermesine yardımcı olur. Rastlantısal başarılar ve düşük olasılığa sahip olduğu halde gerçekleşen risklerin uzun vadeli yatırım yolunda her yatırımcının zaman zaman tecrübe ettiği durumlar olduğunu bilirler.

5- Gerçek veriye dayalı aksiyon alma

İnsanların genel düşünceleri ve ön yargılı tutumları iyi yatırımcılar için önemli değildir. Doğru ve anlamlı bilgiye dayanan analizlerle kendilerine yön çizerler. Hangi verinin ne kadar doğru, anlamlı ve önemli olduğunu sorgulayabilirler. Şirketlerin uzun vadeli performansına etki etmeyecek bir çok haberin ilk yayınlandığında gereğinden fazla tepki gördüğüne, hisse fiyatlamasında önemli değişiklikler yarattığına ve uzun vadede ise anlamını yitirdiğine çok şahit olmaktayız. Diğer yandan asılsız ve maniplasyon şeklinde üretilmiş bir çok haber de borsa yatırımcılarını aldatmak amacıyla ortaya çıkarılabilmektedir. O yüzden iyi bir yatırımcı öncelikle gerçek ve yanlış haberi ayırt edebilmeli, ardından ise gerçek haberin şirkete etkisini objektif ve matematiksel yöntemlerle irdeleyebilmelidir. 

6- Çalışkanlık

Bilgiye ulaşma; bilgiyi analiz etme; başkalarının tecrübelerinden faydalanma; aynı analizi üşenmeden defalarca yapma; en ufak bir ayrıntıya önem verme; ekonomi, pazarlama, istatistik, yönetim ve finansal analiz gibi konularda yatırımcının kendini geliştirmesi; bir çok kaynağı takip etme ve bir çok raporu ve yayını okuma ciddi çalışma ve çaba gerektiren bir süreçtir. Çalışkanlık borsa yatırımcılarının başarılı olması için yukarıda sayılan diğer maddelerin hayata geçirilmesinde de önemli role sahip kapsayıcı bir maddedir.

Bu yazıda borsada başarılı olan yatırımcıların 6 önemli ortak özelliğini anlatmaya çalıştık.



25 Nisan 2019 Perşembe

Borsada Değer Yatırımı Hakkında


Borsada değer yatırımcısı olmak zaman alıcı ve iyi yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bazı yatırımcılar yatırım yaptıkları şirketten son derece emin bir şekilde yatırım yapmaktadırlar. Bu yatırımcılar şirketin finansal tablolarını, faaliyet raporlarını, şirket ile ilgili haberleri takip ederler, forumlardan ve diğer kaynaklardan bilgilere ulaşmaya çalışırlar ve analist raporlarını okurlar. Bunun sonucunda yatırım yaptıkları şirket hakkında net bir görüşleri oluşur ve çoğu zaman kendilerinden oldukça emindirler. İddialı bir şekilde belli bir şirket için net bir piyasa değeri hesaplayabilirler ve şirketin kısa ve uzun vadede gideceği fiyatı tahmin edebilirler. Bu yüzden portföylerinin azımsanmayacak bir bölümünü yalnızca bir hisseye yatırabilirler.

Bu tutuma sahip yatırımcıların yanılmalarına ve ciddi risklere maruz kalmalarına neden olan birkaç unsur vardır.

(1) Bir şirket hakkında ne kadar çok bilgiye ulaşılmış olursa olsun, yine de şirket hakkında bilinmeyen, yalnızca az sayıda yatırımcının sahip olduğu içerden öğrenilen bilgiler mevcuttur. Bu yüzden bazı durumlarda belli şirketlerin fiyatlaması oldukça uygun olarak değerlendirilse de bu fiyatlama içten öğrenenlerin sahip olduğu bilgi sayesinde kötü bir gelişmenin fiyata yansıması sonucuyla oluşabilir. Yani ortada bir fırsat olmayabilir tam tersine bu ucuz fiyatlama yatırımcı tarafından bilinmeyen kötü bir gelişmenin sonucu oluşmuş olabilir.



(2) Detaylı analiz yapmak, bir şirket hakkında her gün çıkan haberleri kontrol etmek, forum sayfalarına günlük olarak göz atmak, gerçek bilgiye ulaşmak, alakasız birçok mesajı okumak zorunda kalmak, şirketin KAP sayfasına günlük olarak bakmak, sektörle ilgili gelişmeleri ve şirketin fiyatını günlük takip etmek oldukça uğraştırıcı bir süreçtir. Aslında belli bir şirket araştırılırken o şirket hakkındaki bilginin çoğuna ilk birkaç saatte ulaşılmaktadır ve bilgiyi kusursuz hale getirmek için girişilen ilave çaba sırasında marjinal fayda azalmakta ve araştırmanın veriminde önemli ölçüde düşüş meydana gelmektedir. Yatırımcı yatırımlarında bu kadar titiz davranmak isterse yatırım yapabileceği alternatifleri ve şirketlerin sayısını ciddi şekilde azaltacaktır ve bu yüzden araştırmaya zaman kalmayan birçok fırsat kaybedilecektir.

(3) Analistlerin hazırladığı raporlar çoğu zaman içinde değerli bilgiler barındırsa da cazip bir yatırım fırsatını sunmaktan ziyade bir görevi yerine getirmek ve beklentiyi karşılamak amacıyla maaşlı çalışanlar tarafından hazırlandığı unutulmamalıdır. Çoğu zaman bu raporlarda bir alım tavsiyesi verilmiş olsa da raporu hazırlayan bu duruma bir görev olarak baktığı için ayrıca cazip bir alım fırsatı olarak değerlendirmese de ya da raporundaki verilere güvenmese de belli dönemlerde belli sayıda rapor hazırlamak zorunda olduğu için çok sayıda tavsiye vermek zorundadır ve tavsiyelerin sayısı arttıkça haliyle niteliklerinde de düşüş meydana gelmektedir. Gerçek bir değer yatırımcısı bir yıl boyunca yalnızca birkaç tane alımla yetinebilirken ve bazı yılları pas geçebilirken analistler her ay belli sayıda rapor yazmak ve tavsiye vermek zorundadır.
İlk yatırım yapılırken herhangi bir noktanın kaçmaması için bu raporları okumak faydalı olacaktır. Fakat yatırım yaptıktan sonra aynı detayda bu raporları takip etmeye gerek olmayabilir.

(4) Fiyatı ucuz kalmış çoğu şirkette belirsizlikler ve risklerin fiyatlanması durumu söz konusudur. Ne kadar tecrübeli olunsa da bazı durumlarda bu risklerin varlığı gözden kaçırılabilir ya da gerçekleşme ihtimalleri yanlış değerlendirilebilir. Riskler doğru belirlenmiş ve olasılıklar doğru ölçülmüş olsa da yatırım yapıldıktan sonra kötü bir senaryo gerçekleşebilir ve haliyle yatırım zararla sonuçlanabilir.

(5) Bir şirkete yapılan yatırım ne kadar yüksek olursa yalnızca elde edilebilecek kazancın potansiyeli değil riskin büyüklüğü de artmaktadır. Yanlış bir hisse seçiminde portföyün önemli bir bölümün kaybedilmesi uzun vadeli yatırımda telafi edilemeyecek hasarlara yol açabilir. Stoploss stratejisinin uygulanması durumunda ise potansiyeli olan şirketler fiyatının daha düştüğü ve daha cazip hale geldiği zamanlarda satılacak ve seri halde stoploss yaşanması durumunda portföyün azımsanmayacak bir bölümü kaybedilebilecektir.

Bütün bu kriterler bir arada değerlendirildiğinde, varılabilecek sonuçlar:

a-        Bir şirkete ilk yatırım yaparken mümkün olduğunca titiz davranılsa da yatırımın ardından gündemde olmayan şirketler için yapılacak detay takibin maliyeti getirisinden fazla olabilir. Bu nedenle araştırmaları ve takibi ihmal etmemek kadar ölçüsünde yerine getirmek ve abartmamakta önemlidir.

b-        Yatırımdan sonra portföydeki şirketlere sınırlı miktarda zaman ayrılması durumunda farklı sektörleri ve şirketleri analiz edebilmek için daha çok vakte sahip olunacaktır. Özellikle araştırmaların ilk birkaç saatinin daha verimli olması nedeniyle araştırmalar en verimli oldukları zaman diliminde yapılarak çok sayıda sektör ve şirketin araştırılması ve bilgi sahibi olunması mümkün olacaktır.

c-  Değer yatırımı sırasında belli bir şirket hakkında sahip olunamayan bilgiler ve beklenmedik riskler de hesaba katılarak belli bir güvenlik marjı hesaplanması belirsizliğin fiyatlamaya dahil edilmesini sağlayacaktır. Çok sayıda şirketi analiz ederek ve güvenlik marjlarını fiyata yansıtarak hareket edilmesi durumunda az sayıda yatırıma göre daha ideal sonuçlar elde edilebilecektir. Güvenlik marjı hesaplanırken (1) Piyasa riski (faiz, enflasyon, ekonomik büyüme), (2) Sektör riski (Sektördeki belirsizlikler), (3) Şirketin gelecek karındaki belirsizlikler(4) Şirketin yaptığı işin ne kadar tanındığı ve değerleme yaparken yapılabilecek olan hatalar dikkate alınmalıdır.

d- Belli bir sektör için en fazla %20 (ideali %10) ve belli bir şirket için en fazla %10 (ideali %5) pay ayrılması durumunda sahip olunan portföy hem belli sektörlerin hem de belli şirketlerin sahip olduğu risklere karşı hedge edilmiş olacaktır.

e- Bir şirketin fiyatının cazip olarak değerlendirilmesi, o şirkete ait fiyatlamanın daha da uygun seviyelere inmeyeceği anlamına gelmemektedir. Bu yüzden alımları kademeli olarak yapıp, özellikle betası yüksek, olumsuz gelişmeler yaşamış ya da riskli şirketlerde kademelerin arasını açıp 2. ve 3. Kademe alımları yapmadan önce ciddi miktarda düşmesini beklemek mantıklı olabilecektir.

f- Yatırımların zamana yayılması, ancak cazip fırsatlar oluştuğunda yatırım yapılması ve her zaman oluşabilecek yeni cazip fırsatlar için nakit bulundurulması değer yatırımcıları tarafından izlenebilecek diğer makul stratejilerdir.

Enerjisa (ENJSA) Analizi





23 Aralık 2018 Pazar

Enerjisa (ENJSA) Temettü Geliri Arayışında Olanlar İçin Cazip Bir Seçenek Sunuyor



Özet:

  • Enerjisa, Sabancı ve EON gibi iki büyük ve kurumsal ortağa sahip olması nedeniyle oldukça güçlü bir finansal borçlanma kapasitesine ve kurumsal denetime sahiptir, bu da şirketi oldukça pozitif yönde desteklemektedir.
  • %10’a yakın yıllık temettü verimi ve büyük ölçüde TÜFE’ye endekslenmiş olan ve kamu tarafından düzenlenen öngörülebilir karlılığı ile temettü geliri beklentisinde olan yatırımcılar için güzel bir seçenek sunmaktadır.
  • Üç farklı bölgede faaliyet gösteren lider oyuncu, son dört yılda satışlarında yıllık %20 ve brüt karında ise yıllık %37 büyüme kaydetmiştir. Faaliyet gösterdiği bölgelerdeki nüfus artış ve elektrik tüketimi artış hızları Türkiye ortalamasının üstündedir.
  • 4,3 milyar TL’lik kısa vadeli, 5,1 milyar TL’si uzun vadeli olmak üzere toplam 9,4 milyar TL değerindeki borçları, öz kaynaklarına kıyasla 1,48 kat büyüklüğündedir ve bu borçların finansmanı yüksek karlılığa ve güvenilir ortaklık yapısına rağmen global ekonomik şartların bozulması halinde şirket açısından risk unsuru oluşturmaktadır.


Genel Bilgiler:
ENJSA Türkiye’deki en büyük elektrik dağıtım ve perakende şirketidir. Türkiye’nin büyük holdinglerinden Sabancı ve 43.000 çalışanı bulunan Alman enerji devi Eon ortaklığı şirketin %80 hissesine sahiptir.
3 tane dağıtım bölgesine sahip olan Enerjisa’nın dağıtım bölgeleri arasında İstanbul Anadolu yakasının bulunduğu Ayedaş, içinde Ankara’nın da bulunduğu 7 şehre hizmet eden Başkent dağıtım bölgesi ve içinde Adana ve Gaziantep’in de bulunduğu 6 şehre hizmet Toroslar bulunmaktadır. Enerjisa’nın dağıtım yaptığı bu üç bölgede toplam nüfus 20,6 milyon kişi olup, Türkiye toplam nüfusunun %25’ine hizmet sağlamaktadır. Bu üç bölgedeki nüfus artış hızları ve tüketim büyümeleri, Türkiye ortalamalarının üstündedir.


Bu linkte görebileceğiniz resmî gazetede yayınlanan tebliğe göre Enerjisa’nın gelirleri büyük ölçüde TÜFE’ye endekslenmiş olup enflasyona karşı ciddi güven arz etmektedir. EPDK yatırım harcamalarını teşvik etmektedir ve yatırım harcamaları üzerinden sermaye artı garanti edilen getirinin 10 yıl içinde itfası mümkün olmaktadır. Enerjisa’nın yatırım tavanı ödeneği 2016-2020 yıllarını kapsayan üçüncü tarife döneminde %53 artarak 2,8 milyar TL’den 4,3 milyar TL’ye yükseltilmiştir.  Şirketin bu yatırımlardan elde edeceği reel kazancın hesabında kullanılan ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti (AOSM) değeri üçüncü tarife dönemi için ilk başta %11,9 olarak duyurulmuş ardından 2018 başında %13,61’e çıkarılmıştır.

Finansal Tablolar:
Şirket satışlarını yıllık %20 gibi yüksek bir oranda yükseltmektedir. 2014 yılında 8 milyar TL olan satışlar 2018 ilk üç çeyreğinde 12,5 milyar TL’ye çıkmıştır. 4 yılda iki kata varan büyüme söz konusudur.



Şirketin Piyasa Değeri / Defter Değeri 0,97’dir. Şirketin varlıkları 2014 yılında 12,8 milyar TL iken 2018 üçüncü çeyrek itibariyle 22,1 milyar TL’ye çıkmıştır. Bu durum yıllık %14,7 büyümeye işaret etmektedir ve Türkiyedeki enflasyon oranının yaklaşık %5 üstündedir.


Şirketin özkaynakları 2014 yılında 4 milyar TL iken yıllık ortalama % 9,5 büyüme ile 2018 üçüncü çeyrek itibariyle 6.3 milyar TL’ye çıkmıştır. Bu büyüme oranı Türkiyedeki enflasyon oranına yakındır.


Şirketin finansal borçlarında ciddi bir artış söz konusudur. Finansal borçlardaki büyüme yıllık %34.1’dir. Bunda şirketin sermaye yatırımı tavanının %53 oranında artırılması da etkili olmuştur. 2014 yılında 2,9 milyar TL olan finansal borçlar 4 yılda 3 kattan fazla artarak 2018 üçüncü çeyrekte 9,4 milyar TL’ye yükselmiştir.


Şirketin brüt karında ve kar marjında ciddi bir artış söz konusudur. 2014’de 3,5 milyar TL olan brüt kar ve %28 brüt kar marjı, 2018’de ilk üç çeyrek verilerini 4/3 ile çarpmamız halinde 4,6 milyar TL ve %37’ye çıkacaktır. Ciddi bir yükselme söz konusudur.



Şirketin özkaynaklarının toplam varlıklarına oranı son dört yılda 0.32’den 0.29’a düşmüştür. Fakat asıl bozulmanın yaşandığı taraf olan finansal borçlar / özkaynaklar kaleminde 0.72’den 1.48’2 yükselme mevcuttur. Bu da şirketin sermayesini giderek artan oranda finansal borç ile temin ettiğini göstermektedir.



2017 ilk üç çeyrek ile kıyaslandığında satışlarında, brüt karında ve net karında ciddi bir yükselme söz konusudur.
Enerjisa
2018 3. çeyrek
2017 3. çeyrek
Artış
Satışlar
12,498
8,591
45.5%
Brüt Kar
3,495
2,454
42.4%
Kar Marjı
28.0%
28.6%
-0.6%
Net Kar
764
454
68.3%
Net Kar Marjı
6.1%
5.3%
0.8%

Sermaye Yapısı:
Şirketin sermaye yapısı içinde finansal borçlar %42 gibi ciddi bir oranda yer tutmaktadır. Fakat TÜFE’ye endeksli ve öngörülebilir gelir yapısı ayrıca şirketin arkasındaki iki büyük holdingin bulunması riskleri önemli ölçüde sınırlamaktadır.

Şirketin kısa vadeli finansal borçları 4,2 milyar TL, uzun vadeli finansal borçları ise 5,1 milyar TL’dir. Borçların vade yapısı aşağıdaki gibidir:


Şirketin bankalardan aldığı kredi faizleri mevcut piyasa koşullarına göre oldukça düşük seviyededir. Döviz borçlarını swap yaparak hedge etmiş bulunmaktadır, bu yüzden kur yükselmesi riski bulunmamaktadır.

Şirketin TÜFE’ye endeksli tahvilleri için verdiği reel faiz oranı %4-%5 oranında değişmektedir. 30 Eylül 2018 tarihinde borçlanabilmiş olması son dönemde de borçlanma yeteneğini koruduğunu göstermektedir. Gelirinin de TÜFE’ye endeksli olması gelir ve giderleri arasında uyum sağlamaktadır.

Fiyatlama:
Şirketin ilk üç çeyrek net karı 764 milyon TL’dir. 2018 toplam karı Akyatırım tarafından 817 milyon TL ve 2019 toplam karı 880 milyon TL olarak tahmin edilmektedir. Mevcut piyasa değeri olan 6,2 milyar TL ile kıyaslandığında F/K oranı 7,6 çıkmaktadır. Akyatırımın önümüzdeki üç yıl için temettü verimi öngörüsü %10-11 arasındadır.

Hisse Fiyat Performansı:
Şirket mevcut 5,24’lük fiyatlaması ile halka arz fiyatına (6,32) göre %17, halka arzdan sonra ulaştığı en yüksek değer olan 7,02’ye kıyasla ise %25 iskontolu işlem görmektedir. Yaşadığı en düşük fiyatlama 4,67’dir.

GZFT analizi:

Güçlü Yönleri:
·                     Türkiye’nin en büyük enerji dağıtım ve perakende şirketi oluşu.
·                     Eon ve Sabancı gibi iki büyük hissedara sahip oluşu.
·                     Öngörülebilir ve yüksek karlılığa sahip oluşu.
·                     Verimli bir operasyonel yapıya sahip oluşu, kayıp kaçak ve hat verimliliği gibi hedefleri tutturması.

Zayıf Yönleri:
·                     Finansal borçluluk oranının ve kısa vadeli finansal borçlarının yüksek oluşu.
·                     Yalnızca Türkiye’de faaliyet göstermesi nedeniyle bölgesel risklerden ve düzenlemelerden doğrudan etkilenmesi.

Fırsatlar:
·                     Türkiye ekonomisinde yaşanan hızlı büyüme.
·                     Faaliyet gösterdiği bölgelerde nüfus ve elektrik tüketimi artış hızının yüksek oluşu.
·                     Teknolojik gelişmeler ile maliyetlerin ve kayıp kaçak oranının aşağı çekilmesi.

Tehditler:
·                     Türkiye ekonomisinde yaşanabilecek durgunluk ve bölgesel sorunlar.
·                     Şirket aleyhine gerçekleşecek yasal düzenlemeler.

Aselsan analizimiz
Indes analizimiz

Önemli Not: Burada yapılan paylaşımlar kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir ve bilgilendirme amaçlı olarak yazarın kendi analizini içermektedir. Yatırımcıların sanal ortamda tanımadıkları şahıslar tarafından yapılan değerlendirmeleri dikkate alarak işlem yapmaları durumunda zarara uğramaları söz konusu olabilmektedir. Yatırım danışmanlığı hizmeti aracı kurumlar, mevduat kabul etmeyen bankalar ve portföy yönetim şirketlerinden yatırım danışmanlığı yetki belgesi olanlar tarafından yapılabilmektedir. Yazarın bu yazının yazıldığı tarihte ENJSA’da bir yatırımı bulunmamaktadır.

1 Aralık 2018 Cumartesi

ASELSAN Hisse Analizi




Özet:
  • En büyük yerli savunma sanayi firması olması nedeniyle ayrıcalıklı stratejik bir konumdadır ve üretiminin %95’ini Türkiye için yapması dolayısıyla müşteri kaybetme riski sınırlıdır.
  • Yatırım bütçesinde yıllık %20, ARGE harcamalarında ise yıllık %35 oranında artış söz konusudur ve bu da şirketin uzun vadeli rekabet gücü açısından ciddi bir potansiyel barındırmaktadır.
  • Mevcut siparişlerin %81’i döviz cinsindendir ve son yıllarda döviz kurunda yaşanan hızlı artış şirketin finansal büyüklüğünü ve piyasa değerini desteklemiştir.
  • ASELS’deki yabancı yatırımcı oranı son dönemdeki toparlanmaya rağmen 2016 yılının sonundaki %58’e kıyasla düşük bir değer olarak %36’dır. Bu durum yabancı yatırımcı oranındaki yükselmeye bağlı olarak hisse fiyatlarında yükselme fırsatı içermektedir.
  • 2018 yılındaki yüksek karda "Esas Faaliyetlerden Diğer Gelirler" kaleminde yaşanan bir yıl önceye kıyasla 927 milyon TL'lik artış ciddi rol oynamıştır. Şirketin net kâr marjı son yıllarda döviz kurlarındaki yükselmenin de etkisiyle %27 seviyesine artmış olup, kar marjının kurlarda normalleşme yaşandığında uzun dönemli ortalaması olan %15 seviyesine düşmesi muhtemeldir. 
  • Şirket büyük ölçüde finansmanı özkaynağıyla sağlamakta olup 3,1 milyar TL değerindeki nakit ve benzeri varlığı sayesinde finansal riskleri oldukça sınırlıdır.
  • Türk ekonomisinde yaşanması muhtemel durgunluğun şirketi negatif olarak etkilemesi riski mevcuttur.
  • Şirketin temettü verimi oldukça düşük ve %1 seviyesinin altındadır.



Genel Bilgiler:

ASELS BİST’de işlem gören tek savunma sanayi firmasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı (TSKGV)’na ait TAI, Roketsan, Havelsan, Aspilsan ve İşbir gibi firmalar arasında en büyüğüdür ve haberleşme, mikroelektronik, radar, savunma sistemleri, ulaşım, güvenlik, enerji ve otomasyon gibi geniş bir faaliyet alanına sahiptir.

Başlıca iştirakleri arasında Roketsan ve Aselsannet bulunmaktadır. Toplam personel sayısı 6.239’dur ve çalışanlarının 3.634’ü mühendislerden oluşmaktadır. ARGE harcamalarını hızla artırmaktadır, 2015 yılında 912 milyon TL olan ARGE harcamaları yıllık %35 artışla 2018 yılında 1,67 milyar TL’ye yükselmiştir. 2018 yılında toplam 650 milyon TL yatırım harcaması olmak üzere %40’ı aşan büyüme tahmini mevcuttur.

 3. Çeyrek itibariyle 2,9 milyar dolar yeni sipariş almış ve toplam sipariş bakiyesini 8,6 milyar dolar seviyesine çıkarmıştır. Bakiye siparişlerin %95’i başta savunma sanayii başkanlığı olmak üzere yerli müşterilere, %5 i ise Ortadoğu ve Türki cumhuriyetler ağırlıklı olmak üzere yurtdışı yerleşik müşterilere aittir. Siparişlerin %81’i döviz cinsindendir ve son yıllarda döviz kurunda yaşanan hızlı artış şirketin finansal büyüklüğünü ve piyasa değerini desteklemiştir.

Şirketin gündeminde ana yüklenici olarak HAVASOJ (uzaktan etkili sinyal bozucu), dost düşman tanıma sistemleri seri üretimi ve lazer güdüm kiti; alt yüklenici olarak ise MILGEM İ-sınıfı Firkateyn, milli muharip uçak projesi ve Altay tankı seri üretimi bulunmaktadır.

Şirketin ana hissedarının Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı olması, en büyük yerli savunma sanayi firması olması ve üretiminin %95 gibi yüksek bir oranını Türkiye için yapması, stratejik olarak şirketi önemli hale getirmekte ve uzun vadeli varlığını sürdürmesi anlamında devlet desteğini yanına çekmektedir. Bu şirket için son derece pozitif bir durumdur.

Finansal Tablolar:

Şirket 2008 yılında 706 milyon TL olan satışlarını yıllık %25,3 ile enflasyon oranının çok üstünde artırarak 2017 sonu itibariyle 5,36 milyar TL’ye taşımıştır. 2018’in ilk üç çeyreğinde elde ettiği toplam satış miktarı 5,21 milyar TL’dir. 2018 verisi ilk üç çeyreği kapsamakta olup muhtemelen şirket 2018 yılını 7 milyar TL’yi aşan satış hacmi ile kapayacaktır.

Şirketin net kar marjı son yıllarda döviz kurlarındaki yükselmenin de etkisiyle %27 seviyesine yükselmiş olup, kurlarda normalleşme yaşandığında uzun dönemli ortalaması olan %15 seviyesine düşmesi muhtemeldir. 2019 yılında Türkiye ekonomisinde yaşanılacağı tahmin edilen ekonomik durgunluğun şirket karlılığında negatif baskı oluşturması riski mevcuttur.


Net Kar marjına benzer şekilde faaliyet kar marjında da son yıllarda belirgin bir yükselme gerçekleşmiştir.


2018 ilk üç çeyrek finansal sonuçları 2017 yılı ile kıyaslandığında satış ve brüt kar hacminde %51, kur farkı gelirlerinin de yaptığı katkıyla net kar değerinde %131’lik yükselme mevcuttur.





Şirketin finansal tablolarında belkide en çok dikkat çeken nokta, 2018 ilk üç çeyrekte esas faaliyetlerinden elde ettiği diğer gelirlerin bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 3,6 milyar TL artması. Diğer giderler kalemi de göze alındığında yine aynı döneme kıyasla 927 milyon TL'lik net bir fark söz konusudur. 2017 yılında bu kalemde faaliyetlerden kaynaklanan kur farklarının net etkisi (1,018 milyar TL- 885 milyon TL) 133 milyon TL iken 2018 yılında bu değer (4.59 milyar TL - 3.55 milyar TL) 1.04 milyar TL'ye yükselmiştir. Döviz kurlarındaki hızlı değerlenmenin gelecek yıllarda yavaşlaması durumunda şirket bu kalemde bu denli yüksek bir gelir elde edemeyecektir. Mevcut F/K bu yüzden yanıltıcı olabilir, yatırım açısından değerlendirdiğimizde F/K hesabında tek seferlik elde edilebilecek kur farkları gelirlerini arındırmakta fayda var. Gelecek yıllarda muhtemelen yukarıda bahsettiğim etkenler nedeniyle kar marjında bir düzelme yaşayabiliriz.


Sermaye Yapısı:

Şirket 17,8 milyar TL olan varlığının 9,4 milyar TL’sini kendi özkaynağıyla finanse etmekte olup, toplam finansal borcu yalnızca 885 milyon TL’dir. Eylül 2018 sonu itibariyle 3,1 milyar TLlik nakit varlığı mevcuttur.


Fiyatlama:

Şirkette, 2016 yılının sonunda %58 olan yabancı yatırımcı oranı önce 45,12 TL ile geçmişteki en yüksek fiyatlamanın yaşandığı gün olan 14 Kasım 2017 tarihinde %32,71’e, ardından hisse fiyatlamasının 19,51 TL ile dip yaptığı 18 Haziran 2018 tarihinde %26,15’e düşmüş, sonra toparlama trendi başlayarak 29 Kasım 2018’de %36,04’e çıkmıştır.

Şirketin piyasa değeri / defter değeri oranı 2018 yılında yaşanan fiyat düşüşü ile birlikte tarihi ortalamalarına dönmüştür. Fakat şirketin yüksek karlılığının ve büyüme oranının devam edeceği fiyatlanmaktadır.



2015-2017 yılları arasındaki yüksek Fiyat / Kar oranı trendinin ardından 2018 yılında F/K oranı ciddi anlamda düşmüştür. Fakat 2018’de sürekliliği olmayan kur farkı gelirlerinin finansal tablolara yansıdığını unutmamalıyız.



Hisse Fiyat Performansı:

Şirket 2018 yılı başından bugüne %19 oranında değer kaybetmiştir. 2018 yılındaki en düşük fiyatlaması olan 19,51’e göre %37 primlidir. Son 12 yıllık fiyatlamaya baktığımızda 2009 başından bugüne tam 86 kat, 2013 başından bugüne ise 6,32 kat değerlenmiştir. Bu fiyat performansı ASELS’in mevcut ulaştığı finansal büyüklük ve Türkiye şartları düşünüldüğünde sürdürülebilir değildir.


GZFT Analizi:


Güçlü Yönleri:
  • Türkiye’nin en büyük savunma sanayi kuruluşu oluşu.
  • Ana hissedarının TSKGV oluşu nedeniyle müşteri bulma sorunu olmayışı.
  • Yüksek karlılık ve nakit pozisyonu.
  • 2022’ye kadar bağlanmış, yüksek iş yükü.


Zayıf Yönleri:
  • Çok fazla ve birbirinden oldukça farklı iş kolunu bir arada verimli bir şekilde yönetmenin zorluğu.
  • %95 gibi ciddi bir oranda sadece Türkiye pazarına hizmet sağlaması.
  • Personelinin yarısından fazlasının beyaz yaka olması nedeniyle iş hacminin azalması durumunda oluşacak genel gider yükü.


Fırsatlar:
  • Türkiye ekonomisinde yaşanan hızlı büyüme.
  • Türkiye’nin jeopolitik konumu nedeniyle ve savunma sanayisindeki millileştirme stratejisinden faydalanacak olması.
  • Yabancı ülkelerdeki payını yükseltme potansiyeli.


Tehditler:
  • Türkiye ekonomisinde yaşanabilecek durgunluk ve savunma sanayi harcamalarına getirilebilecek kısıtlar.
  • Önemli teknolojik projelerde yaşanabilecek teknik aksaklıklar ve iş programı gecikmeleri.


Önemli Not: Burada yapılan paylaşımlar kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir ve bilgilendirme amaçlı olarak yazarın kendi analizini içermektedir. Yatırımcıların sanal ortamda tanımadıkları şahıslar tarafından yapılan değerlendirmeleri dikkate alarak işlem yapmaları durumunda zarara uğramaları söz konusu olabilmektedir. Yatırım danışmanlığı hizmeti aracı kurumlar, mevduat kabul etmeyen bankalar ve portföy yönetim şirketlerinden yatırım danışmanlığı yetki belgesi olanlar tarafından yapılabilmektedir. Yazarın bu yazının yazıldığı tarihte ASELS’de bir yatırımı bulunmamaktadır.


30 Kasım 2018 Cuma

INDES Şirket Analizi



INDES Özet:
  •      INDES güçlü pazar konumu, güçlü finansal yapısı ve büyüyen bir sektörde faaliyet göstermesi nedeniyle sürdürülebilir yüksek rekabet gücüne sahiptir.
  •        Döviz kurlarındaki hızlı yükselme ve yaşanan ekonomik durgunluk nedeniyle 2018 yılında fiyat performansında %45’lik ciddi bir düşüş gerçekleşmiştir.
  •           2018 yılında satış hacmindeki yaklaşık %20’lik düşüşe rağmen yüksek nakit pozisyonu vardır ve karlılığı devam etmektedir.



Genel Bilgiler:

INDES Türkiye’de bilgisayar toptancılığı sektöründe faaliyet gösteren, en yüksek piyasa değerine sahip şirkettir. Şirketin cirosunun %30’unu telekom, %23’ünü akıllı telefonlar, %19’unu ise bilgisayar ürünleri oluşturmaktadır. Bilgisayarlar, yazıcılar, yazılımlar, telefonlar, tabletler, yazıcı sarf malzemeleri ve kurumsal ağ sistemleri başlıca ürün gruplarını oluşturmaktadır.

INDES bir çok uluslararası dev teknoloji tedarikçisi ile 150’yi aşkın kontratı bulunmaktadır. Türkiye'nin tamamına yayılmış bölge yönetimleri ve 8.000’in üstündeki iş ortağı ile Kurumsal işletmeler, KOBİler ve nihai tüketicilere hizmet vermektedir. 23.500 m² alana sahip lojistik merkezi bulunmaktadır. Toplam çalışan sayısı 541 olup bunun %33’ü lojistik, %30’u satış ve %14’ü ürün yönetiminde çalışmaktadır.

Finansal Tablolar:

INDES’in 30.11.2018 itibariyle toplam piyasa değeri 316 milyon TL, toplam finansal borcu 295 milyon TL ve özkaynakları 340 milyon TL’dir. İlk üç çeyrekte 51 milyon TL net kar elde etmiştir. Son dört yıldaki ortalama temettü verimi %7,5’dir. Piyasa değerinde özellikle 2018 yılında ciddi bir düşüş gerçekleşmiş ve son yıllardaki hızlı yükselişin ardından tekrar 2014 yılındaki piyasa değeri seviyesine dönmüştür. 2014 yılında yaklaşık 2,2 milyar TL olan satışlarının artarak 2018 yılında 4 milyar TL mertebesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Döviz kurlarındaki hızlı yükselmenin ardından şirketin cirosunda 2017’ye kıyasla yaklaşık %20 daralma beklenmektedir. Özellikle iştiraklerinden bilgisayar, tablet ve telefon ürünleri satışı gerçekleştiren DGATE’in satış hacminde 2018 3. Çeyrek itibariyle, yıllık bazda %48 daralma gerçekleşmiştir. DGATE’in satış hacmindeki düşüşün önemli nedenlerinden biri önemli bir müşterisi olan Türk Telekom tarafından uygulanmaya başlayan satış kısıtlamalarıdır. Bütün bu koşullar şirketin piyasa değerinde ciddi bir daralma yaşanmasına yol açmıştır. Şirketin 28 Şubat 2018 tarihinde eriştiği tavan fiyatlama olan 15,37 TL ile kıyaslandığında mevcut 5,64 TL’lik değer %63,3’lük ucuzlamaya işaret etmektedir.


Şirket satışlarını 2008-2017 yılları arasında yıllık %19,8 oranında artırmıştır. Bu artış ilgili yıllardaki enflasyon seviyesinin oldukça üzerindedir. 2018 yılı verileri yalnızca ilk üç çeyreklik finansal sonuçları içermektedir.

Satışlara benzer şekilde net karında da ciddi bir yükselme vardır. Grafiği analiz ederken, 2017 yılındaki gayrimenkul satışı nedeniyle elde edilen 109 milyon TL’lik karı göz önünde bulundurmalıyız. 


Faaliyet kar marjında 2011 yılından sonra belli bir miktar düşüş olmuş olsa da son yıllarda %2.5-%3.0 bandında seyretmektedir, belirgin bir bozulma bulunmamaktadır.

 


Fiyatlama:

INDES’e ait Piyasa Değeri / Defter Değeri oranı Türkiye’de işlem gören diğer şirketlerle kıyaslandığında kendi iştiraklerinden olan DESPC ve DGATE’e göre iskontolu, ARENA ve ARMDA’ya göre ise primli olduğu anlaşılmaktadır. Fakat ARENA’nın ve ARMDA’nın 2018’in ilk üç çeyreğinde net zarar yazdıklarını hatırlatmakta fayda var. INDES’in 2 olan Fiyat / Kar oranı büyük ölçüde 2017 yılındaki 108,9 milyon TL değerindeki gayrimenkul satışından kaynaklanmaktadır. 2018 yılında yaklaşık 60 milyon TL net kar ile Mevcut fiyatlamasına kıyasla 5.4 F/K oranına ulaşması beklenmektedir.

 Kaynak:isyatirim.com.tr

Sermaye Yapısı:
INDES’in sermaye yapısını incelersek eğer varlıklarının %28’ini özkaynakları ile finanse etmektedir ve finansal borçları %24 oranındadır. 2018 üçüncü çeyrek itibariyle 228 milyon TL’lik nakit varlığı nakit durumunu oldukça pozitif tutmaktadır. Müşteri portföyü bağımsız yetkili satıcılardan büyük uluslararası perakendecilere kadar uzanmakta bu sayede de alacakları ile ilgili riskleri sınırlı bulunmaktadır.

Kaynak: isyatirim.com.tr

Hisse Fiyat Performansı:
Yıl başından bu yana INDES %44.8 değer kaybetmiştir ve iştiraki olan DGATE’in -%55’lik performansından sonra BİST’de işlem gören şirketler arasında bilgisayar toptancılığı sektöründeki en kötü ikinci fiyat performansına sahiptir.  



Kaynak: isyatirim.com.tr

Son beş yıllık hisse fiyat performansına bakıldığında şirketin son üç yıldaki en düşük seviyelerden işlem gördüğü anlaşılmaktadır.

Son 5 yıllık Hisse Fiyat Performansı
Kaynak: Finans.mynet.com

GZFT Analizi:
Güçlü Yönleri:
-Sektöründeki lider oyuncu olması
-Büyük tedarikçilerle uzun döneme dayanan ticari ilişkileri
-Yüksek müşteri çeşitliliği ve miktarı
-Geniş lojistik ağı ve lojistik merkezleri
- Yüksek nakit varlığı, özellikle 109 milyon TL’lik arsa satışından elde edilen gelir ciddi bir temettü potansiyeli oluşturuyor
Zayıf Yönleri:
-Gerek tedarikçi (Apple, Samsung, HP vb.) gerekse müşteri tarafında (TTKOM ve büyük market zincirleri gibi) ciddi ortaklıklara olan bağımlılığı
-Döviz kurları ve makro ekonomik şartlardan etkilenmesi
Fırsatlar:
-Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip oluşu.
- Teknoloji ürünleri kullanımında yaşanan hızlı artış.
-Türkiye’nin gelişen bir ekonomi oluşu
Tehditler:
-Teknoloji alanında yaşanan hızlı değişimler
- Büyük kontratların kaybedilmesi


Önemli Not: Burada yapılan paylaşımlar kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir ve bilgilendirme amaçlı olarak yazarın kendi analizini içermektedir. Yatırımcıların sanal ortamda tanımadıkları şahıslar tarafından yapılan değerlendirmeleri dikkate alarak işlem yapmaları durumunda zarara uğramaları söz konusu olabilmektedir. Yatırım danışmanlığı hizmeti aracı kurumlar, mevduat kabul etmeyen bankalar ve portföy yönetim şirketlerinden yatırım danışmanlığı yetki belgesi olanlar tarafından yapılabilmektedir. Yazarın bu yazının yazıldığı tarihte INDES’de bir yatırımı bulunmamaktadır.

Fiyat Kazanç (F/K) Oranı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Bu yazıda F/K oranının ne demek olduğunu, nasıl hesaplandığını, neden önemli olduğunu ve yorumlarken nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlat...